Bele Dövme Yaptırmak En Az 3 Bin Yıllık Gelenekmiş! Kasım 2022’nin En Değerli Arkeoloji Keşifleri
Seher Alp
5 min read
Tarihi daha hakikat öğrenip anlamak o kadar kıymetli ki! Ye yeni metotlarla daha çok aydınlandığımız kesin. Bir diş ya da ufacık bir kalıntı o günlere dair çok değerli bilgiler verebiliyor bize. Ve yeni çalışmalar sayesinde aslında çok uzak geçmiş sandığımız tarihlerle aramızdaki görece ara git gide kapanıyor. İşte bu arayı biraz daha kapatan Kasım 2022′‘nin en kıymetli 10 arkeoloji haberi!
Kaynak: Arkeofili
10. Yeniden bir 18. yüzyıl vampir avı ile karşı karşıyayız.
18. yüzyılın sonlarında, Connecticut’ta bir adam, uyluk kemikleri çapraz bir formda yerleştirilerek gömülür. Bu uygulama oradaki insanların, gömülen kişinin vampir olduğunu düşündüklerini gösteriyor. İsimli bir sanatçı, DNA teknolojisini kullanarak vampirimizi bu halde resmetmiş: Adam açık ciltli, kahverengi yahut ela gözlü, kahverengi yahut siyah saçlı ve kimi çillere sahipmiş.
9. Bu çocuk kurban edilmeden evvel bir nevi uyuşturucu (psikoaktif kaktüs) almış!
Binlerce yıl evvel, bir ritüelin modülü olarak küçük bir çocuk Peru’da kurban edilir. Çocuğun başı boynundan kesilerek ‘hatıra’ hedefli mumyalanır. Ve bu sayede biz, mumyanın kafatasından koparılan tek bir saçın tahlili ile çocuğun merasimin bir kesimi olarak kurban edilmeden evvel psikoaktif bir kaktüs tükettiğini öğreniriz.
8. Thor’un Cazip mi?
İsveç’te bulunan bin yıllık Thor’un Cazibeli tılsımı, eski İskandinav ilahının her daim tanınan olduğunun ispatı üzere duruyor. Metal döküm olup üst yüzünde karmaşık kabartmalı dizaynlar bulunan tılsım, yaldız yahut gümüşle süslenmiş olabilir; lakin arkeologlar bundan ‘düzgün bir formda temizleyene kadar’ emin olamayacaklar. Çekicin sap kısmının altında olan delik ise bu tılsımın bir takı olarak kullanıldığını düşündürüyor.
7. Bir şey izlerken kuruyemiş yemek binlerce yıllık gelenek!
Roma’nın eski gladyatör arenası Kolezyum’da yapılan hafriyatlarda, arkeologlar, kanalizasyonda incir, üzüm, kiraz, böğürtlen, ceviz ve daha pek çok yiyecek kesimi bulur. Ayrıyeten hafriyatlarda muhtemelen arenadaki av oyunlarında kullanılmış olan ayı ve büyük kedigil kemikleri de ortaya çıkarılır.
6. Mısırlı anneler kollayıcı doğum dövmeleri yaptırıyor olabilir.
Günümüzde de tanınan olan bele dövme yaptırmanın tarihi 3 bin yıl geriye gidiyor üzere görünüyor. Mumyalar üzerinde yapılan araştırmalar dövmelerin anne ve çocukların koruyucusu eski Mısır rabbi Bes ile ilgisini ortaya koyuyor.
5. İsrail’de 780 bin yıl evvel balık pişirilmiş olabilir!
Tel Aviv Üniversitesi Steinhardt Tabiat Tarihi Müzesi’nde arkeolog olan Irit Zohar, 16 yıl boyunca kuzey İsrail’de Gesher Benot Ya’aqov isimli bir bölgede bulunan binlerce balık kalıntısını kataloglar. Ve Zohar bu balık fosilleri ile ilgili şöyle der: “Bu, insanın evrimi hakkında bir öykü oluşturana kadar, gitgide daha fazla bilgiyle bir bilmeceyle yüzleşmek üzereydi. Birinci ipucu, neredeyse hiç balık kılçığı olmayan, fakat çok sayıda diş içeren bir alanda geldi.”
Bu durum, pişirmeye işaret edebilir, zira balık kılçığı 500C’nin altındaki sıcaklıklarda yumuşar ve parçalanır, lakin dişleri kalır. Araştırmacılar balık dişlerinin minelerini incelediğinde yapılarının ateşle değiştiğini de buldular. Yani anlayacağınız yiyeceklerimizi pişirmemizin tarihi çok daha eskilere dayanıyor muhtemelen.
4. İspanya’da Bask lisanının kökeni ile yakından ilgili olabilecek bir bronz el bulundu.
Modern Bask lisanı soyundan olduğu düşünülen Demir Çağı kabilesi Vasconların, daha evvel büyük ölçüde yazı kullanmadığı düşünülüyordu. Fakat 2 bin yıl önce Kuzey İspanya’daki bir kerpiç meskenin kapısına muhtemelen baht getirmesi için asılan ve onlarca garip sembolle oyulmuş gerçek boyutlu düz bir bronz el, bilim insanlarının dünyanın en gizemli lisanlarından birisi ile ilgili niyetlerini değiştirecek üzere görünüyor. Zira bu elde Vasconic olarak tanımlanan 40 karakterle yazılmış beş söz epeyce açık görünüyor.
3. Uydurma sanılıp önemsenmeyen sikkeler ile ilgili yeni gelişmeler bu imparatorun nitekim yaşadığını gösterebilir.
1713’te Transilvanya’da keşfedilen sikkelerin üstündeki ‘Sponsianus’ ismi kuşku uyandırır zira tarihte bu türlü bir Roma imparatoru yoktur. Lakin yapılan yeni tahlilde bu başkanın MS 260’larda hakikaten iktidarda olduğuna dair ispatlar sağlar. Şöyle ki Sponsianus muhtemelen MS 260’larda askeri çekişme devrinde Roma’nın Dacia Eyaletinde bir ordu kumandanıdır ve orayı bir mühlet yönetir.
2. Eski Güney Amerikalılarda Neandertal ve Denisova DNA’sı keşfedildi.
Amerika, insan yerleşimini gören son kıta olarak biliniyor. Ve bu yüzden bu kıtada Neandertal ve Denisova DNA’sına ulaşmak bilim insanlarını şaşırtıyor. Florida Atlantic Üniversitesi araştırmacıları, Brezilya’nın kuzeydoğusundaki iki farklı arkeolojik alanda (Pedra do Tubarão ve Alcobaça) ortaya çıkarılan iki eski insan bireyinin DNA’sını ve güçlü algoritmaları ve genomik tahlilleri kullanarak, Güney Amerika’nın derin demografik tarihini ortaya çıkarır. Ve insansılar ortasındaki melezleşmenin tarihinin çok daha eskilere dayandığı ortaya çıkar.
1. İtalya’da 2300 yıllık 24 adet gösterişli bronz heykel bulundu.
Toskana’da Etrüskler tarafından inşa edilen bir hamam ağında bulunan 24 adet heykel ortasında, sıhhat tanrıçası Hygeia’nın yanında, koluna bir yılan sarılı uyuyan bir Ephebe yer alıyor. Araştırmacılar, buluntuların Etrüsk uygarlığından Roma İmparatorluğu’na geçiş hakkında tarihi yine yazacağını söylüyor.
